35,2293$% 0.06
36,7098€% -0.14
44,2488£% -0.19
2.961,72%-0,21
2.614,86%-0,29
9.626,56%-1,01
Acıbadem Eskişehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Gizem Kaplan, doğum eyleminin kendiliğinden başlayıp devam eden ve yine kendiliğinden sonlanan doğal doğumun anne ve bebek için faydaları hakkında önemli bilgiler verdi.
Annelerin doğal doğum yapmasının hem kendilerinin hem de bebeklerinin sağlığı için çok önemli olduğunu belirten Dr. Kaplan, sezaryen doğuma tıbbi zorunluluk durumunda başvurulduğunu vurgulayarak, “Doğum gebeliğin 37 ila 42. haftası arasında herhangi bir günde başlayabilir. Doğumun kendiliğinden başlamasına izin verilmesi doğumun kolay ilerleme ihtimalini artıracaktır. 37 haftadan sonra bebekler gelişimlerini anatomik olarak tamamlar. 40.haftada ise artan riskler aileye anlatılıp daha sıkı takiple doğum beklenebilir ya da doğum eylemi başlatılabilir, zorunlu durumlarda ise gebelik sezaryenle sonuçlandırılabilir” dedi.
Beklemeyi tercih eden ailelerde takiplerin sıklaştırılacağını ancak bekleme riskini almak istemeyen aileler için ise vajinal doğumu tetikleyici bazı uygulamalarla vajinal doğum denenebileceğini belirten Dr. Gizem Kaplan, “Ancak unutulmamalıdır ki doğum eylemi kendiliğinden başladığında daha kolay ilerlerken müdahale ile başlatıldığında daha zor ilerleyebilir, ek müdahale ihtiyacı artabilir ve sezaryen ihtimali artar. Bu riskleri almak istemeyen ailelerde ise gebelik planlı bir sezaryen ile sonuçlandırılabilir. Fakat planlı bir sezaryenin riskleri de beklemenin ya da vajinal doğumu başlatmanın risklerinden daha az değildir” ifadelerini kullandı.
Bu yazıyı okuduğunuz için teşekkürler, abone olmayı unutmayın!
“Doğum sürecinin ilk belirtisi kasılmalardır”
Dünyada ne kadar anne ve bebek varsa o kadar doğum hikayesi olduğundan bahseden Dr. Kaplan “Temelde tüm doğumlar 3 bulgu ile başlar. İlki olan kasılma, gebeliğin son haftalarında rahim doğuma hazırlık için bazı kasılmalar yaşar, yani egzersiz yapar. Bu yalancı kasılmalar dinlenmeyle, hareket edince, bir şeyler yemekle geçebilir. Gerçek bir doğum kasılması ise hiç bir durumda geçmez ve gerilemez. Doğum kasılmaları ritmiktir. Giderek sıklığı artar, süresi uzar ve yoğunluğu artar. Doğum kasılmaları başladığında ritmik kasılmalar hissedildiğinde mutlaka doktora haber verilmelidir” diye konuştu
Suyun gelmesinin ikinci bulgu olduğunu belirten Dr. Kaplan, bazı gebelerde çok bazılarında ise az su geldiğini belirtirken, çamaşırında ıslaklık hisseden gebelerin mutlaka çamaşır değiştirip tekrar ıslanmaya devam ediyor mu diye kontrol etmeleri gerektiğini söyledi. Su geliyorsa mutlaka doktora haber vermek gerektiğinin; suyun gelmesinden sonra 24-36 saat içinde doğum olmaması halinde bebekte enfeksiyon riskinin doğabileceğinin altını çizdi.
“Nişan doğumun habercisidir”
Gebeliğin son günlerinde jöle kıvamında, beyaz, pembe ya da kanlı gelen ve halk arasında nişan olarak tanımlanan akıntının da son bulgu olduğunu ifade eden Dr. Kaplan “Bu yapı doğuma yakın atılabilir. Her doğumda gelmek zorunda değildir. Ancak nişan geldiğinde ortalama 1 hafta-10 gün içerisinde doğumun başlayacağı tahmin edilir. Acele etmeye gerek yoktur ancak mutlaka doktor haberdar edilmelidir. Daha koyu renkli kanama ya da lekelenmelerde ise doktora acilen haber verilmelidir” diye konuştu.
“2 saat hareket etmezse doktora haber verin”
Gebeliğin son haftalarında bebeklerin yeri daraldığı için hareketlerinin kısıtlanıp azalacağına, gündüz hareketsiz olan bebeklerin akşam hareketleneceğine işaret eden Dr. Kaplan son haftalarda en az 2 saat boyunca hiç hareket hissedilmezse mutlaka doktora haber verilmesini söyledi.
Kasılmalar kendiliğinden geldiğinde rutin suni sancı vermenin annenin ağrısını artırmak ve bebeğin strese girme riskini artırmak gibi sonuçları olabileceğinden bahseden Dr. Kaplan bu evrede anneye destek olunması, mümkünse kesintisiz ebe desteği verilmesi gerektiğini vurguladı.
“Çömelme, diz dirsek pozisyonları kolaylık sağlayabilir”
Doğum sürecinde rahim ağzı açıklığı tamamlandığında annenin istediği pozisyonda olması gerektiğini savunan Dr. Kaplan “Halk arasında çatal diye de bilinen litotomi masası doğumun fizyolojisi, anatomisi, mahremiyet ihtiyacı açısından uygun değildir. Annenin dikey pozisyonlarda olabildiği çömelme, diz dirsek, öreke ya da suda doğum seçenekleri anne adayına sunulmalıdır. Dikey doğum pozisyonlarında mahremiyet daha kolay sağlanabilir. Anne yerçekimi etkisini kullandığı için ve pelvis açıları daha geniş olduğu için bu pozisyonlarda bebeği daha kolay itebilir” dedi.
Anneyi ıkınmaya zorlamamak gerektiğine dikkat çeken Dr. Kaplan, “Anne ıkınma hissi ile bebeğini ilerletirken baş görünmeye başladığında uygulanan çeşitli nefes ve ıkınma teknikleri ile sıcak kompres, perine masajı gibi teknikler de doğumda kesi ve dikiş ihtiyacını azaltmaktadır. Bebeğin başı çıktıktan sonra genellikle omuzlar da kendiliğinden çıkar. Çıkmadığı durumlarda hekim ya da ebe tarafından omuzlar kurtarılır” diye konuştu.
Dr. Kaplan doğum sonrasında anneyle bebeğin bol bol buluşturulması, emzirmenin teşvik edilmesi, anneye emzirme danışmanlığı desteği verilmesi gerektiğini dile getirdi. Her şeyin yolunda gittiği gebeliklerde annelerin yüzde 90’ının tıbbi müdahaleye ihtiyaç duymadığını ifade etti.
“İlk emzirme doğumhanede başlatılmalı”
Bebek doğduktan sonra anne ile anında ten tene temas sağlanması gerektiğini vurgulayan Dr. Kaplan “Tıbbi bir gereklilik yoksa anne ve bebek ilk bir saat ayrılmamalı, mümkünse doğumhanede ilk emzirme başlatılmalıdır. Ten tene temas anne bebek bağının artmasına, sütün gelişinin kolaylaşmasına, bebeğin emme refleksinin iyi olmasına yardımcı olur. Anne ile bebek arasındaki kordon bağı mümkünse geç kesilmelidir. Kordonda kalan kanın olabildiğince bebeğe geçişinin sağlanması bebeğin kansızlık açısından korunmasını, kök hücre ve antikorları alarak bağışıklığının güçlü olmasını sağlamaktadır. Kordon tıbbi olarak engel bir durum yoksa kan akımı kesilene kadar beklendikten sonra da kesilebilir” dedi.
Lise öğrencilerine jandarma birimleri tanıtıldı